BirGün Kimin?
İstanbul’da yaşıyorum ve gündüzleri ofiste çalışıp, akşamları blog yazan sıradan bir genç yetişkinim. Ama bazen gündelik hayatta karşılaştığım şeyler insanın kafasında dönüp durur ya… Bir de ne var ki, bir gün gazetesinin ismi de tam da böyle kafamı kurcalayan bir şey oldu: “BirGün kimin?” Hani bazen sorular insana bir şekilde düşer, düşündükçe daha çok sorgulamaya başlarsın ya, işte ben de bu gazetenin geçmişini, bugününü ve gelecekteki etkilerini biraz derinlemesine düşünmeye başladım. Kendi hayatımda nasıl bir yeri olabilir, nereye doğru gidiyor? Hadi gelin, hep birlikte bu soruları cevaplayalım.
BirGün Gazetesinin Geçmişi: Ne Zaman, Neden, Nasıl?
BirGün, aslında 2002 yılında kuruldu. Yani ben doğmadan birkaç yıl önce. Ama onun toplumsal hayatımıza nasıl girdiği, gazeteciliğin dönüşümüyle de bir şekilde paralel. O dönemde Türkiye’deki medya dünyası ciddi bir değişim sürecindeydi. Çok büyük bir medya patronajı vardı ve bir avuç insanın elinde yoğunlaşmıştı medya gücü. BirGün, bu dönemde farklı bir yol izleyerek, daha bağımsız bir duruş sergilemeyi seçti. Tam olarak ne oldu derseniz, o dönemde birçok gazete ve televizyon kanalı sadece tek bir merkezden yönetiliyordu. Ancak BirGün, gerçek anlamda bağımsız bir gazetecilik yapmayı amaçladı. Yani, kendi alanında “alternatif medya” diyebileceğimiz bir iş yapıyordu. Peki, ben bunu neden önemsiyorum? Çünkü o zamanlar gazetecilik, halkın doğru bilgiye ulaşması için önemli bir araçtı. Şimdi de öyle. Ama zamanla birçok şey değişti.
BirGün’ün Bugünü: Bağımsızlık Mı, Popülerlik Mi?
Bugün, BirGün gazetesi hala var, ve kendi başına bir duruş sergileyebilen bir medya organı. Ama son zamanlarda bu bağımsızlık ya da alternatif medya olmak konusu biraz daha karmaşık hale gelmeye başladı. Hepimiz sosyal medyada anlık haberlere, paylaşımlara, yorumlara erişebiliyoruz ve gazeteler de bir şekilde bu yarışta yerini almak zorunda kalıyor. Hatta düşündüm de, şu an BirGün’e baktığımda, çok farklı bir kitleye hitap ettiğini düşünüyorum. Eskiden biraz daha “alternatif” sayılabilecek içerikleri vardı ama şu anda işin içine biraz daha popüler kültür de girmeye başlamış gibi. Bu kadar hızlı değişen bir dünyada, bir gazetenin hala ayakta kalabilmesi için değişime ayak uydurması gerekiyor, değil mi? Ama içimdeki sorgulayıcı tarafım hemen devreye giriyor: “Ya popülerleşmek uğruna bağımsızlıklarını kaybetmemişlerse?” Çünkü her şeyin bedeli vardır, bazen bu bedel o kadar yüksek olabilir ki… Yine de gazetenin geçmişteki idealist kimliği, bugün de hala önemli bir yer tutuyor.
BirGün Gazetesi ve Toplumsal Etkisi: İnsanlar Neden Okur?
BirGün’ün sadece bir gazete olmadığını biliyoruz. Hem toplumsal hem de kültürel bir etki yaratmak gibi bir misyonu da var. Birçok kişi, daha önce başka gazetelerden ya da televizyonlardan duyamadığı bilgileri burada bulabiliyor. Aslında sadece bir haber kaynağı değil, aynı zamanda toplumun sesini duyuran bir platform. Öyle değil mi? Sonuçta, medya halkın sesi olmalı. Ama ben burada biraz şüpheci yaklaşıyorum: “Gerçekten halkın sesi mi? Yoksa sadece bir kesimin sesi mi?” Çünkü günümüzde, medya organları çoğu zaman sadece kendi ideolojik bakış açılarını yansıtabiliyorlar. Ancak yine de, BirGün’ün bu duruşu, kendine has bir okur kitlesi oluşturmasına neden olmuş. Hele de şu günlerde, çokça yankı bulan sosyal medya paylaşımlarında, hem olumlu hem de olumsuz yorumlar gördüğümüzde, gazetenin toplumsal etkisini daha iyi anlayabiliyoruz.
BirGün Gazetesinin Geleceği: Daha Dijital, Daha Bağımsız?
Peki, 5-10 yıl sonra ne olacak? Benim gibi biri için, teknolojiyi ve dijital dünyayı göz önünde bulundurursak, gazeteciliğin çok daha dijital bir hâle geleceği kesin. Artık herkes cebinden cep telefonunu çıkarıp, anlık haberlere ulaşabiliyor. Dijital medya, kağıt medyaya göre çok daha hızlı, daha pratik ve tabii ki daha verimli. Ama bu noktada kafamda beliren başka bir soru var: “Peki, gazetecilik ne kadar güvenilir olabilir?” Çünkü dijitalleşme ile birlikte, bilgi kirliliği de artmaya başlıyor. BirGün gibi gazetelerin bu kadar güçlü durabilmesi için dijital alanda da büyük bir dönüşüm yapması gerekebilir. Hatta düşündüm de, belki de gelecekte, bu gazetenin interaktif özellikleri olacak. Hani tıpkı şu anda sosyal medya üzerinden paylaşımlar yapabildiğimiz gibi, okurlar da kendi haberlerini, düşüncelerini yazıp paylaşabilecekler. Hem bağımsız hem de halk odaklı bir medya modeli olabilir. Ama bu “herkesin fikir belirttiği” ortamda, haberin doğruluğu nasıl kontrol edilecek? İyi de, bu dijitalleşmenin daha fazla kaygı getirmeyeceğinden kim emin olabilir ki?
BirGün ve Kendi Geleceğim: Kişisel Yansıması
BirGün hakkında düşünürken, aslında kendi hayatımda nasıl bir yer kapladığını da sorguluyorum. Ben de bir birey olarak, her gün sosyal medyada farklı fikirlerle karşılaşıyor ve bazen kafam karışıyor. O yüzden bir gazetede ne yazıldığı, hangi bakış açısının hâkim olduğu önemli. Kendi düşüncelerimi de burada bulabiliyor muyum? BirGün, bana ne katıyor? Hangi okur kitlesiyle bu gazete bağ kuruyor? Günümüzde çok hızlı değişen ve karmaşıklaşan toplumda, medya organlarının bizi nasıl etkilediğini ve yönlendirdiğini her geçen gün daha fazla hissediyoruz. Kişisel olarak, BirGün gibi gazetelerin hala bağımsız ve doğrulayan bir ses olmaya devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bilgiye en doğru şekilde ulaşmak, toplumsal sorumluluk taşımak ve her görüşü dinleyebilmek, sanırım bu dönemin en büyük ihtiyacı.
Sonuçta, BirGün Kimin?
BirGün kimin? İşte bu sorunun cevabı aslında toplumun ve medyanın nasıl şekillendiğiyle ilgili. BirGün, bir yandan toplumun belirli bir kesimine hitap ederken, bir yandan da kendine özgü, bağımsız bir duruş sergileyerek herkesin gözünde bir yeri olan bir gazete. 5-10 yıl sonra, dijitalleşme ve hızla değişen medya ortamında bu gazete nasıl bir şekil alacak, hep birlikte göreceğiz. Ama önemli olan, bu gazetelerin hala bizlere doğru bilgi sunma ve toplumsal sorumluluk taşıma görevini yerine getirebilmesidir. Bunu nasıl başaracakları ise zamanla belli olacak.